Makaleler

DÜNYAYA YENİ BİR CAN GETİRMEK

Gebelik , kadınların yaşamında, dolayısı ile sağlığında çok önemli bir paydayı kapsar. Bunun bir sebebi de gebe kadının, kendisinden hariç, bir başka canı da taşıması, dünyaya yeni bir can getirmesidir.

Gebelik ve doğum çok doğal bir süreç olsa da, taşıyabileceği riskleri sebebi ile bir çok kötü sürprize de yol açabilir. Bu riskler tarih boyunca bir çok kadının sağlığını , kimi zaman da canını , tehlikeye sokmuştur. Modern tıp bu risklerin önemli bir kısmını kontrol altına almıştır. Bunda hastalıkların daha iyi bilinmesi, teşhisi ve tedavisi kadar, koruyucu tedbirler ile risklerin ortaya çıkmadan engellenmesinin de rolü olmuştur. Şurası unutulmamalıdır ki , tıptaki bütün bu ilerlemelere rağmen , halen bütün hastalıklar tedavi edilememekte ve hastalıklar kimi zaman geriye bazı hasarlar bırakarak iyileşebilmektedirler. Bu sebeple sağlıklı bireylerin, hasta olduklarında tedavisinden öte, hiç hasta olmamalarının sağlanması tıbbın belki en önemli amacıdır.

Çocuk sahibi olmayı planlayan bütün çiftlerin gebelik öncesi bazı kontrollerden geçmesi bir çok sorunu engelleyebilir, engellenemeyen bir çoğunun ise hasarsız veya daha az hasarlı atlatılabilmesini sağlayabilir. Bu sebeple çocuk sahibi olmak isteyen her çift bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına gidip ilgili muayene ve incelemeleri yaptırmalıdır.

Bu konuya ilgi duyan uzmanların farklı yaklaşımları olabilir. Benim tarzım şu şekilde:

Çiftin tüm öyküsünü kayda alırım. Bu öykü anne adayının yaşı , kadın olarak öyküsü kadar , gerek anne adayının gerek ise baba adayının özgeçmiş ve soy geçmiş detaylarını kapsar.

Buradan baba adayının anne adayına aktarabileceği cinsel yolla geçen-veya başka yollarla bulaşabilecek mikrobik hastalıkları saptayıp tedavi edebiliriz.

Her iki soyun bazı soyaçekim ( genetik ) hastalıklarının ip uçlarını verebilir ve gebelik öncesi araştırılabilir. İster anne ister baba adayının soyundan gelsin herhangi bir genetik hastalığın ip ucunu bulur isem onunla ilgili hazırlık başlatırım. Akraba evlilikleri genetik hastalık olasılığını arttırırlar. Genetik hastalıkların bir kısmı gebelik kontrolleri sırasında bulunabilse de bir çoğu gebelik öncesi yapılan hazırlıklar sayesinde bulunabilir.

Yaşlı anne adayları hem doğurganlığın yaşamın çok erken bir evresinde kaybedilmeye başlanılacak olması hem de gebelik problemlerinin ve genetik hastalıkların daha fazla görülecek olması sebebi ile özel bir önemi vardır. Ek araştırmalar gerektirebilirler.

Anne adayının normal jinekolojik muayenesini yaparım. Bu muayene dış kadın organlarının , muayene aleti ile vajinanın, ve rahim ağzının incelenmesini , smear testi alınmasını ve rahim ve yumurtalıkların değerlendirilmesini içerir. Smear testi rahim ağzı kanserinin erken teşhisini sağlayabilen bir testtir. Ben rahim ve yumurtalıkları değerlendirirken yüksek çözünürlüklü renkli doppler vajinal ultrasonografiden yararlanmaktayım. Bu yolla kadın yolunda çeşitli sebeplerle sonradan kazanılmış hastalıklar ( iltihaplar gibi ) veya doğuştan olan yapısal bozukluklarla ( çift rahim gibi ) karşılaşabilmekteyim . Muayenede gebeliği etkilemeyecek olsa da anne adayının kadın sağlığını etkileyebilecek bazı durumlar ile de karşılaşılabilir ( myomlar, çeşitli tümörler gibi ) Öyküde veya bu muayene ipuçları elde edilirse daha detaylı başka jinekolojik muayene yöntemleri de vardır.

Anne adayının genel tahlillerini yaptırırım. Kansızlık , gebelikte geçirildiğinde bebeği sakatlayabilen kızamıkçık , ülkemizde oldukça sık görülen Akdeniz kansızlığı , gizli şeker , yüksek kolesterol , tiroit bezi hastalıkları , yüksek tansiyon gibi bazı hastalıklar, sağlıklı olduğunu düşünen kimi anne adaylarında tarafımca saptanabilmektedir. Bunların gebelik öncesi çaresine bakılması gebelikteki bir çok sorunu engeller.

Son olarak saptadıklarım ile ilgili bilgiyi ve önerilerimi veririm. Bunu yaparken anne ve baba adaylarına gebeliğe hazırlık amaçlı olarak eğitim vermeye çalışırım. Çünkü bana göre konu hakkında iyi düzeyde bilinçlenmiş olmak ruh sağlığı açısından da olumlu etki yapabilmektedir. Onları ruhsal yönden gebeliğe hazırlamaya çalışırım.

Gebelikten birkaç ay önce başlanılan folik asit vitamininin takviyesi bebekteki bazı sakatlıkların görülme olasılığını azaltmaktadır bu sebeple gebelik öncesi folik asit içeren ilaç başlarım .

ELİ AYAĞI DÜZGÜN KUSURSUZ MU DOKTOR BEY?

Gebelik aslında çok doğal, ama kimi zaman da birçok sürprizlere gebe olabilen bir süreçtir. Bu sürprizlerden bir tanesi de özürlü bebek doğumudur. Hâlbuki her anne – baba adayı çocuğunun sağlıklı, kusursuz doğmasını ister. Çoğu zaman akla bile getirilmemeye çalışılsa da, bebeğinin sakat olabileceği korkusu birçok anne baba adayının zihninde bir kaygı, endişe konusudur. Özürlü bebeklerin büyük çoğunluğu düşükler ile doğal yoldan elense de, yine de canlı doğan bebeklerin % 2,5 u genetik açıdan özürlüdür. Amaç bu özürlü bebeklerin sağlıklı bir yaşam ile bağdaşmayanlarının gebeliğin erken dönemlerinde tespiti ile miada kadar gelmemesini veya özürlülük yaşam ile bağdaşır ise doğumdan sonraki tedavilerinin gecikmemesini sağlamaktır.

Son birkaç on yıldaki büyük gelişmeler bebek sakatlıklarının anne karnında erken teşhisi konusunda, geçmişle karşılaştırıldığında, çok büyük adımlar atılmasını sağlamıştır.

GEBELİK ÖNCESİ KONTROL

Bebek sakatlıklarının anne karnında teşhisinin ilk adımları gebelik öncesi kontrollerde atılmalıdır. Hem anne, hem de baba adayının hem daha önceki gebelik öyküleri, hem de soyları dikkatle incelenmeli ve eğer genetik açıdan ipucu bulunur ise gebelik öncesi hazırlık yapılmalıdır. Bazı toplumların sık rastlanan hastalıkları vardır. Buna yönelik olarak da tarama testleri yapılabilir. Tüm bu incelemelerde anne veya babanın bazı soyaçekim hastalıklarının taşıyıcısı oldukları bulunabilir. Bulunan veriler gebelik içindeki araştırma yöntemlerimizi programlamamıza yardım edecektir. Ben bu aşamada çoğu zaman, genetik uzmanları ile işbirliği içinde davranıyorum.

MİKROBİK HASTALIKLARA KARŞI TEDBİR ALINMASI

Gebelik sırasında geçirildiğinde bebeği sakatlayabilen mikrobik hastalıkların bir kısmı için gebelik öncesi aşılanmak mümkündür. Bunlardan en bilineni kızamıkçıktır. Bu yolla olası sakatlıkların bir kısmı engellenmiş olacaktır. Ben anne adayını kendi durumuna göre risk oluşturan mikroplara karşı aşılanmasını sağlıyorum

ULTRASONOGRAFİ

Ultrasonografi ses dalgalarının gönderilmesi, çarpıp geri dönmesi, çarptığı dokunun özelliğine göre farklı şekillerde geri dönmesi sayesinde iç organların ve bebeğin resimlerini almamıza yarayan güvenilir bir yöntemdir. Yüksek kaliteli ultrason cihazları sayesinde bebeğin organlarının birçok detayını görebilmekteyiz. Renkli ultrasonografi damarların da görülebilmesini ve kan akımlarının ölçülebilmesini sağlayarak bize yardım eder. Üç boyutlu ultrasonografinin yararı ve kullanımı henüz çok sınırlıdır. Ölü bebekler ve çoğul gebelikler artık kolayca ve erken teşhis edilebilmektedir. Çoğul gebelikler, özellikle tek yumurta ikizleri daha yüksek oranda bebek kaybı ve daha yüksek oranda sakat, hasarlı bebeğe sebep olabilmektedirler. Ben, bu sebeple tek yumurta ikizi bulur isem risklerini detaylı açıklıyorum. 11- 13. haftalar arasında detaylı ultrason ile bebeğin organlarının birçoğunu değerlendirebilmekteyiz. Kafa yapısı, kafa içi organlar, kollar, eller, parmaklar, bacaklar, ayaklar, kalp, belkemiği, mide, idrar torbası bu dönemde kontrol edilebilir. Yine bu dönemde ense kalınlığı, burun kemiği, parmak sayısı gibi belirteçler ile bazı sakatlıklar hakkında ipucu da elde edebilmekteyiz. Bazı sakatlıklar bu dönemde görülemeyecek ve o organların biraz daha büyümesi veya çalışmaya başlaması ile ortaya çıkabilecektir. Bu sebeple ben 18 – 21. haftalar arasında anne adaylarına yeni bir detaylı ultrason yapıyorum. Bu muayenede kalp, kalp boşlukları, büyük damarlar, barsaklar, idrar yolları, beyin iç boşlukları, kemiklerin gelişmeye devam etmesi ile orta çıkan bozukluklar, bel kemiğinin ince detayları, cinsel organ, yüz, dudaklar ile ilgili yeni bulguları araştırıyorum.

BEBEKTEN ÖRNEK ALMA YÖNTEMLERİ

Ultrasonografinin bize sağladığı bilgiler bebeğin dış görünümü ve iç organları hakkındaki şeklen görülebilen konular ile sınırlıdır. Bu sebeple ultrasonografi bütün bebek sakatlıklarının bulunması için yeterli olamamaktadır. Bazı durumlarda teşhis için bebekten örnek alınarak kromozomların ve genlerin araştırılması gerekebilmektedir. Bebekten örnek alma yöntemleri amniosentez, korion villus örneklemesi ve kordosentezdir. Amniosentez ile karından iğne ile girilerek bebeğin çevresindeki sudan örnek alınır. Bu suyun içinde bulunan bebeğe ait deri döküntüleri incelenir. Korion villus biopsisi vajinal veya karın yolundan iğne ile girilerek bebeğin plasentasından hücre örnekleri almak, kordosentez ise yine karından iğne ile girilerek bebeğin kordon kanının alınması yöntemleridir. Tüm bu yöntemler girişimsel olduğu için nispeten riskli ve maliyetlidirler.

TARAMA TESTLERİ

Amniosentez, korion villus örneklemesi, kordosentez yöntemlerin uygulanacağı anne adayları ya gebelik öncesi kontrol sırasında, ya ultrason muayeneleri sırasında seçilir. Bu aşamada hiçbir olumsuz ipucu vermeyen normal anne adaylarına, sadece koldan kan alınarak yapılan, tarama testleri yapılabilir. Tarama testleri topluma maalesef yanlış aktarılmaktadır. Bu yanlış aktarılmanın olumsuz sonuçlarını sıklıkla basında izlemekteyiz. Bu testler “zekâ testi” değildirler, bütün sakatlıklar hakkında bilgi verip bebeğin bir “ genetik harikası” olduğunu gösteremezler. Doğrusu, tarama testleri bazı sakatlıklar, en temel olarak Down sendromu hakkında bize risk hesabı verirler. Bu riskin az çıkması durumunda bu hastalar inceleme dışı bırakılırlar. Yine de, riskin az çıkması bize kesin garanti vermez. Risk fazla çıkar ise yukarıda bahsettiğim amniosentez, korion villus örneklemesi, kordonsentez yöntemlerinden birisi ile kesin teşhis konulur. Tarama testlerinin en bilinenleri olan “ikili test” 11 hafta ile 13.5 gebelik haftası arasında, “ üçlü test” ise 15 ile 17. gebelik haftaları arasında yapılırlar.

FETOSKOPİ

Gerek uygulama zorluğu gerek riski sebebi ile henüz çok sınırlı uygulanan bir yöntem de rahimin içine kamera ile girilerek yapılan fetoskopi yöntemidir.

Ben takibimdeki anne adaylarına gebeliğin çok doğal bir süreç olduğunu söylüyor, bu yöntemlerin uygulanması veya uygulanmaması hakkında karar verirken görüşlerini söylemelerini ve eğer araştırma yapılacak ise korku içinde ve gerilimli olmamalarını, mutlu ve huzurlu bir gebelik sürdürmelerini sağlamaya çalışıyorum.

( Bu makalenin kısaltılmış hali Ege Life Dergisi Şubat sayısında yayınlanmıştır. )

RAHİM AĞIZI KANSERİNDEN KORUNMA VE AŞILARI

Rahim, vajinanın tepesinde , bebeğin yerleştiği ve geliştiği kapalı bir alandır. Sanki ters duran bir kesenin ağızını anımsatan boğaz ile vajinaya bağlanır. İlişkide bırakılan spermler , adet kanı ve doğumda bebeğin rahim ile vagina arasındaki geçişine yarayan bu boğaz benzeri yapıya rahim ağızı denir. Rahim ağızı vajinaya muayene aleti uygulandığında gözle görülebilir.

Rahim ağızı kanserleri uzun yıllar boyunca kadın yolu kanserleri arasında ilk sırada yer almıştır. Ancak tıptaki gelişmeler ve alınan çağdaş tedbirler sayesinde bu gün için gelişmiş ülkelerde kadın yolu kanserleri arasında 3. sıraya gerilemiştir. Tüm bu gelişmelere rağmen günümüzde dünyada her iki dakikada bir kadın rahim ağızı kanserinden ölmektedir.

Kanser bir dokunun normal hücrelerinin kontrolsüz üremesi ve başka organlara sıçrayarak yarattığı tahribat ile kişinin yaşamını tehdit eden bir hastalıktır. Hücrelerin bu tarz davranışının sebebi tam olarak bilinmemektedir. Kanser çoğunlukla bulunduğu dokudan çıkıp diğer dokulara yayıldığında tespit edilir. Bu aşamada tespit edilen kanserler hemen hemen hiçbir zaman tam olarak iyileştirilemezler. Kişi çoğunlukla kanserin insafına kalmıştır. Başka dokulara yayılmış ve hızlı ilerleyen bir kanser tedaviler ile geriletilebilse de kalıcı bir iyileşme sağlanamaz.

Araştırmacılar kanserin yayılmasından , hatta oluşmasından önceki evrelerde tespitini ve bu aşamada engellemesini hedeflemişlerdir. Bu, çoğu kanserin aksine , kadın yolundaki kanserler için başarısı yüksek bir yaklaşımdır. Düzenli kontroller kadın kanserlerlerinin önemli bir bölümünün daha oluşma aşamasında tespitini sağlayabilmektedir.

Rahim ağızının gerek kolay ulaşılan bir yerde olması, gerek ise rahim ağızı kanserinin oluşma sürecinin uzun sürmesi bu kanser tipi üzerinde çok inceleme yapılabilmesine olanak tanımıştır.

Bu gün için düzenli kontrollerini yaptıran kadınların rahim ağızı kanserinden kaybedilme olasılıkları hemen hemen sıfıra yaklaştırılmıştır.

Rahim ağızı kanserinin erken teşhisinde smear testi en önemli rolü oynar. Smear testi özel bir fırça ile rahim ağızının sürtülerek hücre döküntüleri alınması ve bu hücrelerin incelenmesi yöntemidir.

Son derece ucuz , kolay ve acısız bir yöntemdir. Cinsel ilişkiye başlamış her yaş kadında belli aralıklar ile önerilir. Bu yolla tüm kadınlar taranmış içlerinde riskli hücre gösterenleri seçilmiş ileri incelemeler ile tedavisi sağlanmış olur.

Rahim ağızı kanserlerinin çoğunluğuna human papilloma virusun ( HPV ) bazı tiplerinin sebep olduğu tespit edilmiştir. İlk cinsel ilişkinin erken yaşta olması, kadının kendisinin ve/veya eşinin yaşamı boyunca çok sayıda kişi ile cinsel ilişkide bulunmuş olması rahim ağızı kanserine yakalanma riskini arttıran sebeplerdir. Hastalık bu virus tarafından huzursuz edilen rahim ağızı hücrelerinin uzun yıllar sonunda kanser hücrelerine dönüşmesi ile ortaya çıkar.

HPV oldukça bulaşıcı ve çok yaygın bir virustur. Her 10 kişiden birisinde HPV bulunmaktadır ve her 10 kadından 8 inin 50 yaşına kadar bu mikrop ile en azından tanışacağı tahmin edilmektedir.

Çok sayıda çeşidi olan bu virus rahim ağızı kanserinden hariç siğillere de yol açabilmektedir. Ancak vücut siğili , kadın yolu siğili ve rahim ağızı kanseri yapan tipler ayrı ayrı HPV tipleridir.

HPV kadın yoluna, her türlü temas ile bulaşabilse de, en sık bulaşma yolu cinsel ilişki aracılığıyladır. HPV bulaştığında çoğu zaman belirti vermeyebilir. Bu da virüsün farkına varılmadan başkalarına bulaştırılabileceği anlamına gelmektedir. Bu bulaşmayı engellemek için, tercihan cinsel ilişki çağına gelmemiş genç kızlar ilk hedef olmak üzere, tüm kadınların aşılanması önerilmektedir. Bu aşı sayesinde genç kızlar veya kadınlar bu mikroba karşı savunma geliştirecek ve mikrobun vücutlarına yerleşmesini engelleyebileceklerdir.

Aşı koldan 3 doz halinde yapılmakta olup bu gün için bir çok gelişmiş ülkede sosyal güvenlik kurumlarınca ödenmekte ve zorunlu aşılama programına dahil edilmiştir. Aşı uygulanan kişiler smear takibinden çıkarılmazlar.

Henüz ülkemizdeki sosyal güvenlik kurumlarınca ödenmediği için uygulanmasını isteyen bireyler maliyeti kendielri karşılamak durumundadırlar.